Türkiye, yakın zamanda en büyük şirketlerinin seri konkordato ve iflaslarına tanık olabilir! Şirketlerin döviz kredileri ve döviz açıkları patladı!
İktidarın uyguladığı yüksek faiz politikası Türkiye’de işsizliği,
vatandaşın ve şirketlerin kredi borçlarını, Hazine’nin faiz ödemelerini büyük bir
hızla artırırken ve kamu-özel sektör yatırımlarını yine büyük bir hızla
azaltırken, ekonomistlerin önemli bir bölümü tüm bu iktisadi göstergeleri
görmezden gelerek koro hâlinde Merkez Bankası’nın politika faizinin düşmemesi
veya çok az düşmesi yönünde telkinlerini sürdürüyor.
Dünya gazetesi yazarı Naki Bakır’ın “Reel sektör 2025’e yüksek kur
riskiyle giriyor” başlıklı yazısı ise uygulanmakta olan yüksek faiz
politikasının bir başka sakıncalı yanını ortaya koyuyor. Bakır’ın yazısına göre
reel sektör (banka ve finans dışı üretim sektörü) yılbaşından bu yana döviz kurlarının
düşük artışı nedeniyle yılın ilk 9 ayında döviz varlıklarını 15,9 milyar $ (553,3
milyar TL) azaltırken, döviz yükümlülüklerini 37,2 milyar $ (1,3 trilyon TL) artırdı. Böylece yılın ilk 9 ayında reel
sektörün döviz açığı (döviz varlıkları – döviz yükümlülükleri) %64,1’lik oldukça
yüksek bir artışla 135,8 milyar $’a (4,7 trilyon TL) yükseldi.
Gazeteci Naki Bakır, Merkez Bankası’nın beklenen faiz indirim
sürecinde dövize talepte artış olasılığının bulunduğunu ve bu durumda döviz
kurlarının yükseleceğini belirtiyor. Böylece yüksek döviz açığı veren reel
sektörün ciddi bir kur riskiyle karşı karşıya geleceğinin altını çiziyor. Bakır, yazısının sonunda döviz
açığı fazla olan şirketlerin kredi bulmasının zorlaştığına, borçlanma
maliyetinin arttığına ve mâli yapılarının sarsıldığına dikkat çekiyor.